Kurucumuz: Ahmet Usta

Her şey, dedemiz Ahmet Mirascı'nın 1950'lerde küçük bir atölyede ahşaba hayat vermesiyle başladı. Onun için her ağacın bir ruhu, her budağın bir hikayesi vardı. Bu felsefe, bugün yaptığımız her işin temelini oluşturuyor.

Bizler, onun torunları olarak, bu değerli mirası modern tasarım anlayışıyla birleştirerek geleceğe taşıyoruz. Kullandığımız her bir parça Türk cevizi ve meşesi, tıpkı dedemizin yaptığı gibi, sürdürülebilir ormanlardan özenle seçilir ve atölyemizde sabırla işlenir.

Felsefemiz: Wabi-Sabi

Mükemmel olmayanın güzelliğine inanıyoruz. Ahşabın doğal kusurlarını, dokusunu ve yaşanmışlığını birer kusur olarak değil, onu eşsiz kılan birer karakter özelliği olarak görüyoruz. Bu yüzden seri üretimden ve sentetik malzemelerden uzak duruyoruz. Felsefemiz basit: Hızlı tüketim kültürüne karşı, nesiller boyu yaşayacak, karakter sahibi ve zamansız mobilyalar üretmek. Her bir mobilya, sadece bir eşya değil, ailenizin bir sonraki nesline bırakacağı değerli bir anıdır.

Уста в мастерской
Текстура турецкого ореха

Malzemelerimiz: Anadolu'nun Hazineleri

Türk Cevizi: Eşsiz damar yapısı ve zengin renk tonlarıyla bilinir. Her bir ceviz kütüğü, adeta bir doğa sanatçısının elinden çıkmış bir tablo gibidir. Mobilyalarımıza derinlik ve asalet katar.

Meşe: Sağlamlığı ve dayanıklılığı ile nesillere meydan okur. Zamanla kazandığı sıcak renk, mekana huzur ve güven verir. Özellikle masa ve sandalye gibi yoğun kullanılan ürünlerde tercih sebebimizdir.

Sadece bu iki değerli ağacı kullanıyoruz çünkü yerel olanın gücüne ve sürdürülebilirliğe inanıyoruz. Bu toprakların ağacını, bu toprakların insanları için işliyoruz.